Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Corona’nın çaresi!

Durun durun...
Telaşa gerek yok!
Bu ne menem bilinmeyen virüsün aşısı meğer bizim özel bir keseyle duvara asılı duran mushaftaymış!
Hani, şu evde biri hastalandığında kendimizin bakmadığı, eve çağırdığımız hocaya uzattığımız mushaf!
Bugün komplo teoricilerinin  söylemleri üzerine yazacaktım. Dün akşam saatlerinde Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş Hocamızın camilerde cemaatle namaz kılınması  hususunda beyanatından sonra, 13 Mart tarihli köşe yazıma devam edecektim!
Ancak, HABERTÜRK televizyonunda Sayın Veyis Ateş kardeşimin programına kulak kesildim, çünkü program konuğu kimselerin dillendirmediği konuları dillendiren Ali Rıza Demircan Hoca idi!
Daha gençlik yıllarımızda İslam’da Cinsel Hayat isminde çalışmasıyla alanında bir ilk olan kişiye, o günden bu yana bir başka gözle bakarım.
Ayrıca, Sayın Ali Rıza Demircan Hoca bendenizin hac arkadaşı...
Konuya öyle girdi ki, adeta nefes almadan dinledim ve doğal olarak yazımın konusu da değişmişti.
“Bu konuya camilerde cemaat ile  namaz kılmanın  ötesinde kalıcı önlemler açısından bakmalıyız “ dediğinde, nefesimi tutmuş dinlemeye başlamıştım!
Bir Müslümanın günde beş vakit ağzını, burnunu, ellerinden dirseklerine... diyerek abdesti anlatmaya başlayınca son günlerde virüs için mücadelede sık sık dillendirilen tedbirler aklıma geldi!
Bitmedi...
Boy abdesti ile vücudun belli bölgelerinin  özellikle temizlenmesi!
Bitmedi...
İslam Peygamberi  Hazreti Muhammed Mustafa’nın (sav) ilk emirlerinden birinin, elbiselerin temiz olması hususunda olduğu!
Bitmedi...
GDO’lu yiyecekler, haksız kazançla elde edilen rızıklar!
Bitmedi...
Taharet!
Tam da programın bu anında, Sayın Veyis Ateş’ten özellikle Avrupa’da taharetli tuvalet klozet satışlarının arttığını duyduğumda, “İşte budur” demişim!
Yaklaşık 30 yıldır, turne vesilesiyle Avrupa’da şişe  taşımanın nasıl bir zahmet olduğunu, ancak yaşayan bilir!
Demircan Hoca, tam işin aslına girecekti ki, süre bitti ve yine virüs ülkemize geldiği andan itibaren boy gösteren birbirinin aynı hocaların programı başladı!
İtiraf edeyim ki, Sayın Ali Rıza Demircan Hocanın bu programı kısa da olsa, bana yetti!
Hülasa, İslam üzere yaşarsan hiçbir virüsten korkma kardeşim!
İslam üzere yaşamazsan hemen hemen her alanda nice virüslerin istilasına uğrar, ne yapacağını şaşırır kalırsın!
Tamam tamam tamam..!
“Ortalık bu kadar şeyhten geçilmezken, bu virüs nasıl çıktı o zaman” diye soranları duyar gibiyim!
Haklısınız, hem de sonuna kadar, dahası sonsuz haklısınız!
Ben İslam’dan geçinenlerin dinini demedim!
İslam dedim!
Merhum Ömer Lütfü Mete geldi aklıma, özellikle de “Allah’sız Müslümanlık” kitabı...
“Allah’sız Müslümanlık da mı olurmuş” demeyin!
Olmasaydı, bu kadar şeyhin olduğu bu zamanda bu virüs, özellikle de Müslümanlara musallat olur muydu?
Haydi, hep beraber aşk ile, Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resuluhu...