Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Derman arardım derdime derdim bana derman imiş

Teknolojinin ve iletişimin ilerlemesi, insanı, özgürleştirmek yerine grup hegemonyasının  içerisine hapsetti! İnsan olmayı unutup, kendi kalitemizin farkına varamayıp, aklımızı kullanmayı da akletmeyi de bilemedik! 

Bu akşam merakla beklediğimiz programda sorulacak soruları, aşağı yukarı tahmin edebiliriz, lakin sorulmayacak soruları da size garanti edebilirim! 

“İstanbul’daki müze sayısı yeterli mi, İstanbul’da müze ziyaretçi sayısı ne durumda, belediye başkanı seçildiğinizde bu konuda bir projeniz var mı?” gibi sorular mesela hiç sorulmayacaktır! 

Bu soruların olmadığı siyasi tartışmada da, sorular alt etme babından olacak, zaman zaman belden aşağı vurmaya kadar gidecek, her zaman olduğu gibi! 

Bu durumdan en fazla zararı millet gördüğü kadar yönetmeye talip olan adaylar da görmekteler, meziyetlerini, ehliyetlerini gösterme gayretinde olmak yerine kısır bir döngünün esiri olmaktalar! 

Oysa, aklımızı kullanma, akletme melekesini göstermemiz adına,  en cömert vatan coğrafyasında yaşamaktayız! 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü bendenize lütfedip, Çanakkale’de yapılacak ülkemizde bir ilk olma özelliği taşıyacak olan merhum Sultan II. Abdülhamid Han’ın ardında bıraktığı 1552 eserden biri olan, “Kale-i Sultaniye Asakiri Şahane Hastanesi” müze sanat danışmanlığını tevdi ettiler. Bu vesileyle Çanakkale Valimiz Sayın  Orhan Tavlı Bey’e verilecek brifing için Çanakkale’ye yola çıktım. 

 Eceabat’a varıp feribot kuyruğuna girdiğimizde, dikkatim farklı bir duruma yöneldi, Vural ağabeyle tanıştım. Vural ağabey feribotta ayağına taş bağlayıp intihar etmek istemiş, gururu rencide edilmiş, neyse ki erken fark edilmiş de kurtarılmış! Paulo Cohelho’nun bir sözü geldi aklıma, “kahramanlar olsun deliler olsun tehlikelere aldırmazlar, kim ne derse desin bildiklerini okurlar! Deli intiharı seçer, kahramanlar bir dava uğruna kendini feda etmeyi, ama ikisi de ölür! 

Toplantı bitiminde Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Sayın Yakup Harmanda Bey’in davetiyle yeni yapılmakta olan Hasan Mevsuf Şehitliği’ni ziyaret ettik! Kahraman nedir ve bir kahraman nasıl ölür -Bazı kahramanlar da vardır ki, onlar bedeni de ölmeyen şehitlerdir- merak ediyorsanız en kısa zamanda burayı ziyaret ediniz, derim! 

Gün bitiminde de Asos’ta, Prof. Dr. Nurettin Arslan hocamızın başkanlığında yapılan kazı alanını ziyaret ettik. Aristo’nun ders verdiği mekanda, I. Murat Han’ın yaptırdığı camide secdeye vardık, hemen yanı başımızdaki Limni Adası’nda  ebedi istirahatgahındaki Niyazi Mısri'yi de yadettik! 

Gerek Sayın Harmanda’dan gerekse Sayın Aslan hocamızdan öğreniyorum ki, şu anda ülkemizde 500’ü aşkın kazı yapılmakta ve arkeoloji alanında ülkemiz altın çağını yasamaktaymış! Tasarruf tedbirleri uygulandığı şu anlarda da bu kazı bütçelerinde herhangi bir kısıtlamaya da gidilmemiş! 

İster ekonomik açıdan, ister kültür açısından bakınız, bu durum ülkemiz açısından gurur duyulacak bir tablodur! 

Bu kazı projelerinin bir çoğunun altında da, başbakanlığı döneminden Sayın Binali Yıldırım’ın imzası bulunmaktadır! 

İste ne zaman ki bu aksam ki tartışma programı gibi programlarda bu neviden sorular sorulur, işte, biz o zaman kazanırız! 

Ne güzel demiş Niyazi Mısri: 

“Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş, 

 Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş. 

 Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü, 

 Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş. 

 Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem, 

 Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.”.