Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

#EvdeKalıpKuranMealiOkuyalım

Medresen var mı senin? Bence o çoktan yürüdü.
Hadi göster bakayım şimdi de İbnü'r-Rüşd'ü?
İbn-i Sînâ niye yok? Nerde Gazâlî görelim?
Hani Seyyid gibi, Râzî gibi üç beş âlim?
En büyük fâzılınız: Bunların âsârından,
Belki on şerhe bakıp, bir kuru ma’nâ çıkaran,
Yedi yüz yıllık eserlerle bu dînin hâlâ,
İhtiyâcâtını kâbil mi telâfi?Aslâ.

Sadece bizim değil, bizden önceki nesillerin bile altında ezileceği ya da tam da başımızı iki elimizin arasına alıp da aklımızı başımıza toplamamızı gerektiren bu sözleri, Mehmet Akif Ersoy demiş!
Şimdilerde  kitaplığımda üzerinde bir karış toz bulunan, kiminin de evinin neresinde olduğunun bile farkında olmadığı, merhum Akif'in Safahat adlı kitabında yazıyor bu mısralar!
Bakınız, Allah’ın biz insanlara kılavuz olarak Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sav) vasıtasıyla yolladığı kitap için de, ne demiş merhum Akif:

“İnmemiştir hele Kur'an  şunu hakkıyla bilin
  Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.”

Şimdi iliklerime kadar idrak ediyorum ki, bizim neslimiz ve bizden önceki nesiller için Kur’an sadece mezarlıkta elimize aldığımız bir kitap oldu, Safahat da ancak, Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşı (Kaldı ki İstiklal Marşı Safahat’ın orijinal baskısında yoktur, çünkü merhum Akif bu şiirini milletine hediye etmiştir) seneyi devriyeleri geldiği zaman hatırladığımız bir kitap oldu! 
Ha, şimdi aklıma geldi, marşımız bir de seçim meydanlarında da hatırlanır!
Şu günlerde, hani ufacık bir virüs yüzünden burnumuzu bile dışarı çıkaramadığımız günlerde, sosyal medya zirveye ulaştı!
Tüm resmî duyurular bile, neredeyse sosyal medya üzerinden yapılmakta!
Adeta dijital çağın antrenmanı yapılmakta! 
İşte, sosyal medyadaki bu hengamenin içerisinde bir anda bir görüntü düştü ortaya!
Medeniyetimizin mimarlarından dünya tıbbının babası İbn-i Sina ile alakalı siyah beyaz bir görüntü..!
SSCB  yani o dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği döneminde çekilmiş, siyah beyaz ve Rusça...
Belli ki, komünist Ruslar tarafından çekilmiş siyah beyaz filmde, bugünkü gibi bulaşıcı bir virüsten vebadan nasıl korunulması gerektiği bakın nasıl anlatılmış:
“Korkmamak lazım! Veba insandan insana bulaşıyor! İnsanlar bir araya gelmemeli, çarşılar ve camiler belli bir süreliğine kapatılmalı! Herkes ibadetini evinde yapsın! Esnaf mallarını müşterilerine evlerinde teslim etsin! Parayı sirke suyuna bıraksınlar! Pamuğu sirke suyuna batırıp burunlarına tıkasınlar! Pelin otu ile ağızlarınızı burnunuzu kapatın! Evlerinizde oturun eğlenin veba mikrobu müzikten kaçıyor! “ …
Nasıl da bugünkü tedbirlerin aynısı..!
Ne zaman demiş İbn-i Sina bu sözleri?
1000-1020 yılları arasında!
Yani, tamı tamına 1000 yıl önce!
Peki, şu günlerde hazır evlere kapanmışken, bizde çoluk çocuk seyredebileceğimiz kaç tane İbn-i Sina konulu film, dizi var?  
Gözümüz kulağımız Çin’de, Almanya’da, Rusya’da!
Gözümüzü diktik, acaba ilacı, aşıyı ne zaman bulacaklar da biz bu virüsten kurtulacağız, diye..!
Oysa, ilaç da aşı da bizdeymiş, hem de 1000 yıl öncemizde!
Gelin, hadi ilk iş olarak #EvdeKalıp kendimizi mezarlıklara yakın hissettiğimiz şu günlerde Kur’an okuyalım!
Özellikle de Türkçe mealini...
Bakın merhum Akif, Safahat’ında yukarıdaki şiirin devamında ne diyor:

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,
 Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı.”

Buna mecburuz..!
Önce kendimiz, kendi neslimiz ve dahi eşrefi mahlukat olan insan ve insanlık için..