Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Omurgasız sol!

Bu ülke ve bu ülkenin insanı belki de tarihinin en ağır imtihanını vermekte! 

Dışta yüz yıldır devam eden bir savaşın neredeyse finaline yaklaşıldı ve yedi düvel olanca acımasızlığı ile üzerimize çullanmakta! 

Yetmiyor bizim yanımızda olanları da dünyanın neresinde olursa olsun yok etmekte! 

İçeride de bu gibi durumlarda iç kenetlenmenin en zayıf dönemi yaşanmakta! 

Dün bu ülke insanının ekmeği, üzerine giyecek elbisesi ve silahı yoktu, lakin içeride birliği beraberliği vardı! 

Acılar ve yokluklar paylaşımla yok ediliyordu! 

Bunları nereden mi öğreniyoruz? 

Nazım Hikmet’in, “Kuvayı  Milliye”sinden... 

Necip Fazıl Kısakürek’in “Sakarya”sından... 

Bu iki misali özellikle verdim! 

İkisi de sınıf arkadaşları olmalarına rağmen, birbirlerini dünya görüşü ve sanat yönünden acımasızca eleştirmelerine rağmen, Millî Mücadele’yi adeta tek kalemden çıkmışçasına aynı tavır ile anlatmışlardır! 

Geçenlerde Nurettin Soyer’in zulmünden kaçıp ömrünün en güzel, en verimli yıllarını gurbet ellerde yokluk içerisinde geçirmiş, şimdilerde Bursa’da ikamet eden Fazlı Taştan ağabeyim aradı, sesi titriyordu! 

12 Eylül’ün Nurettin Soyer gibi cellatları karşısında sesi titremeyen Fazlı ağabey, sesi titreyerek, ‘’Ahmet kardeşim sokağa çıkacağım ve eskiden birbirimize silah sıktığımız komünistleri bulup neredeyse onların ellerini öpeceğim, bu nasıl bir dünya, dün Mamak zindanlarında C5’lerde işkenceye karşı duran sosyalistler, komünistler nerede? CHP, Erdal Eren’in yaşını büyütüp idam ettiren Nurettin Soyer’in oğlunu Millî Mücadelemizin abide şehri, demokrasinin beşiği İzmir’den aday gösteriyor ve bu sosyalistler, komünistler de hala susuyorlar’’ diyordu! 

Talebelik yıllarım geldi aklıma, o yıllarda İzmir’de çıkan, ‘’Demokrat İzmir Gazetesi’’ geldi aklıma! 

Sahi, işkencelere, darbelere karşı çıkan Demokrat İzmir Gazetesi’nin yazarları neredeler şimdi? 

Yüksel Çakmur nerede? 

Kılıçdaroğlu’nun, ‘’Nurettin Soyer iyi bir hukukçudur, hiçbir suçu yoktur’’ sözünü nasıl içlerine sindirebiliyorlar? 

Diyeceksiniz ki, merhum Türkeş’in tedrisatından geçmiş Müsavat Dervişoğlu ve Koray Aydın içlerine sindirdikten sonra Kılıçdaroğlu niye sindirmesin? 

Ben bunları düşünürken Fazlı Ağabey, ‘’Kardeş, vahşi kapitalizmin temsilcisi ABD, AB Venezuela‘da seçilmiş devlet başkanını derdest etmeye çalışıyor ve bizim sosyalistlerden, komünistlerden tık yok!’’ dediğinde, oturduğum mekânın televizyonunda, İngiltere’de solcuların hem de kraliyet önündeki protesto gösterisi haberi veriliyordu! 

İster istemez insanın aklına şu soru geliyor, ‘’Bu bizim sosyalistlerin, komünistlerin, kapitalizmin bu melanetine ses çıkarmamalarının sebebi Maduro’ nun, ‘’Diriliş Ertuğrul’’ dizisini seyretmesi, Venezuela’nın altınlarını işlenmesi için Çorum’a yollaması mı acaba? 

Üstelik mevcut yönetim sol olmasına rağmen! 

Ne diyeyim Fazlı ağabey, maalesef bizim sol, her dönemde kendi içindeki yerli ve milli olanları hep dışlamıştır! 

Misal, Attila İlhan... 

Misal, Kemal Tahir... 

Bunun adı, omurgasızlıktır!