Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Pazar magazini!

Yaklaşık otuz beş yıldır içinde olmama rağmen, “sanatçı” diye tarif edilen camianın hayat tarzıyla alakalı fazlaca bilgim yoktur!

Nasıl evlerde yaşarlar?

Sabah kahvaltıları nasıldır, kaçta yaparlar?

Ne yer ne içerler?

Emin olun, bildiklerim dizi seyircilerinden çok daha azdır!

Sizlerle bir şeyi daha paylaşmak isterim, laf aramızda hemen hemen çoğunu da tanımıyorum!

Hatta zaman zaman trafikte, Nişantaşı Cihangir gibi semtlere yolum düştüğünde ya da devlet ricalinden bir davete katıldığımda bendenize selam verdiklerinde selam verenleri tanımadığım için mahcup olmuşluğum da vardır!

Şunu da peşinen diyeyim, futbol ve futbolcu cenahını kendi meslektaşlarımdan(!) daha fazla tanırım bilirim!

Bana Trabzonspor kadrosunu say deyin, bir çırpıda sayarım, belki sadece bir ya da iki kişiyi hatırlayamam!

Bütün bunları niye yazdım?

Uzun zamandır magazin programlarıyla pek haşır neşir değildim, dün elimden geldiği kadar takip etmeye çalıştığım haber programlarından birini ararken, kanallardan birinde bir magazin programına denk geldim!

Aman Allah’ım, memleketin bütün meselesi bitmiş, Cem Yılmaz’ın adını yeni duyduğum bir bayan ile kaçamağı herkese dert olmuş !

Kim kiminle ne olmuş, kim kiminle Yunanistan’da ne yapmışmış falan filan..!

Midem bulandı, hemen kanal değiştirdim, tanıdık simaların rol aldığı eski bir sinema filminde durdum!

Kimler yoktu ki, Erdal Özyağcılar, İlyas Salman, Ulvi Alacakaptan, Mustafa Alabora, Natuk Baytan (kuvvetle ihtimaldir ki filmin de yönetmeni), Hümeyra, Metin Serezli,, İsmet Ay…

Çoğu belki hayatta olmayan sanatçılar..!

Filmin adı, “Talihli Amele”...

En az beş kez seyretmiş olmama rağmen filme takıldım, kaldım!

Bir baktım, hangi yaştan olursa olsun ev ahalisi de benim gibi...

Neler anlatmıyor ki, “Talihli Amale” filmi?

Yoksulluk, gelir adaletsizliği, çarpık şehirleşme...

Film seksenlerde çekilmiş.

Filmde  müteahhit malzemeden çalıyor!

Birden, binlerce canımıza mal olan 1999 depremi geldi aklıma!

Sonra da az önce magazin programında adı geçen sanatçının filmleri geldi aklıma!

Hani, şu içerisinde ballandıra ballandıra uyuşturucu reklamı yapılan filmler!

“Talihli Amele’’ gibi  filmlerden sonra birileri,  ABD ile el ele verip Türk Sineması’nın şahdamarını kestiler, yerine de sözüm ona sanatçıları türettiler!

Sorarım size sevin ya da sevmeyin İlyas Salman, Kemal Sunal, Metin Akpınar, Kadir İnanır, Yılmaz Güney gibi, o jenerasyondan sanatçılarla alakalı, bugünküler gibi  pespaye hayatlara  şahit misiniz?

Şöhretse onlar çok daha şöhrettiler !

Alın size bir gerçek daha!

12 Eylül Darbesi ilk iş olarak sinema salonlarını yıkmakla işe başlamadı mı?

Peki neden..?

Sanat, artık bir endüstri, tıpkı silah endüstrisi  gibi!

Sanat, artık en önemli savaş alanı!

Bunun farkında olmayan dünyada tek bir ülke varsa, o da maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti!