Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Resim müzik coğrafya derslerinin birer saat olmasının neticesi!

Dün gibi hatırlıyorum, iki katlı köy evimizin merdiven başında birisi Türkiye, diğeri dünya olmak üzere iki harita vardı! 

Daha okula başlamadan önce kendimi o iki haritanın önünde hatırlıyorum, Köy Enstitüsü mezunu dedem, merhum Ahmet Yenilmez sandalyesinde, bense haritaların önünde... 

Diyebilirim ki, daha ilkokula başlamadan gözlerim kapalı 67 vilayetin (o dönem Türkiyesi  67 vilayetti) yerini parmağımla gösterebiliyordum! 

Dahası, dünya haritasında hangi devlet hangi kıtada, Alp Dağları, Po Ovası nerede daha ilkokula başlamadan öğrenmiştim! 

Konya’nın buğday ambarı, Akdeniz’in makilik olduğunu, Kızılırmak, Yeşilırmak nereden geçer, işte o haritanın önünde öğrenmiştim! 

Hiç unutmam, dedem Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarını gösterdiğinde, “Dünya bizimmiş dede” demiştim! 

Bir gün dedem çarşıdan gelip önüme kocaman bir paket koyup, “Aç bakalım torun” dediğinde kalbim yerinden çıkacak sanmıştım! 

Paketin içinden, üçgen şeklinde mızrabıyla bir mandolin çıkmıştı da, heyecanım şaşkınlığa dönüşmüştü. 

Eski kese kağıtlarına, ufacık ufacık artan kağıtlara Cin Ali resimleri çizdirirdi, her defasında da sanki muhteşem resimler çizmişim gibi 1 Lira ile ödüllendirirdi! 

İlkokulda, dedemin öğrencisi o da Köy Enstitüsü mezunu öğretmenim Osman Kurucu, “Ahmet evladım köyümüzün komşusu olan komşu köylerimizi say bakalım” dediğinde, Canas Köyü, Kuyulu Köyü, Şuayip Köyü, Eymür, Koşaca diye, sıralardım. 

“Hacer kızım sen de bize ilimizin adını söyledikten sonra, ilimizin komşu illerini say” dediğinde de  dayımın kızı Hacer, “İlimizin adı Ordu, komşu iller Giresun, Samsun” deyip kaldığında, ben sıranın üzerine uzanıp önümdeki arkadaşımı kendime siper edip, “Sivas, Tokat” diye fısıldardım. 

Her seferinde o fısıldamalarımı görürdü de görmezden gelirdi, Osman öğretmenimiz! 

Osman Kurucu öğretmenimizden, “Çambaşı’na çıktım anam” türküsünün hikayesini dinlediğimde köyümdeki gelinlerin bu türküye neden ağladıklarını da anlamıştım! 

Hele bahar geldiğinde okulumuzun bahçesinde defterlerimize çizdiğimiz rengarenk resimler, mayıs ayı geldiğinde komşu köy okullarıyla buluşulan geziler... 

Lisedeki resim öğretmenim Talip Coşkun, aynı zamanda okulumuzun tiyatro kolu ve ilimizin belediye tiyatrosu oyunlarının dekorlarını da yapardı ! 

Lise müzik öğretmenim ise şimdilerde Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Sabri Yener! 

Coğrafya öğretmenimizin Türkistan coğrafyasını gösterdiği dersten sonraki tarih dersinde, Türk milletinin göçünü dinlerken, katedilen yol gözümün önüne geldi de...! 

Meğer, bu vatana, bu millete sevdam coğrafya, müzik, resim derslerinden geliyormuş, bu yazımı yazarken bunu bir kez daha idrak ettim. 

Duydum ki, ilkokullarımızda müzik, resim derslerimiz artık bir saatmiş, liselerde coğrafya dersi de bir saatmiş! 

Bunun neticesinde, aidiyet duygusu olmayan nesillerimiz, “Bizim askerimizin Ortadoğu bataklığı ve Libya’da ne işi var” der, tabii! 

Milli Eğitim Bakanı'mızdan umudumuz büyük, kendilerinin bir an önce bu yanlış uygulamadan dönerek nesillerimizi kurtaracağına inancım tamdır.