Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Zalimler tanrı  olduğunuzu  sanıyorsunuz! 

Şair diyor ki:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır!”
Men ise diyorum ki:
“Menim vatanımın sınırları Kars’ta başlayıp Edirne’de bitmez,
Menim vatanımın sınırları Azeri’min hürriyet hürriyet dediği yerden başlayıp,
Ta, Viyana kapılarında biter!
Bu ses, aslan sesidir!
Bu ses, kaplan sesidir!
Bu ses, demir perdeyi damla damla eriten,
Petro’yu,  Katerina’yı delirten sestir!
Bu ses, Şeyh Şamil’in sesidir!”
Bu sunumun ardından akordeonla çalınan müzik eşliğinde,  Cüneyt ARKIN- Oya AYDOĞAN çifti, Kafkas Şeyh Şamil oyununu oynamaya başlar!
Nerde mi?
“Güneş Ne Zaman Doğacak” sinema filminde…
Ülkücü hareketin ilk sinema filmiydi, o yıllarda bu filmde oynama yürekliliğini gösteren sanatçımız Oya AYDOĞAN’ı kaybettik, Allah rahmet eyler inşallah!
O filmde, Moskova zulmünden Türkiye’ye sığınan kardeşlerimizin hazin hikayesi anlatılıyordu. Ruslara iade edilen kardeşlerimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti görevlilerinin gözü önünde, Boraltan köprüsünde, kurşuna dizilmeleri anlatılıyordu!
1944 yılının Mayıs ayında, zalim Stalin vagonları doldurup, Sibirya içlerine sürmüştü Kırım Tatarları'nı!
193 bin 865 Kırım Tatarı vatanlarından koparılmış, hayvan taşınan vagonlara doldurulup yurtlarından sürülmüştür! Açlıktan, hastalıktan 50 bin Kırım Türkü ölmüştü, bu yolda!
O gün bugündür, o sürgün döneminde, kundakta bir bebek olan Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU,  (Kırım Milli Meclis Başkanı) Kırım Türkleri'nin sesi oldu! Dünya kamuoyuna Kırım Türkleri'nin vatan mücadelesini anlatmakta!
Kırım, Ukrayna’nın bir parçasıydı ama Moskof istilasını, yeniden yaşadı! Hem de, bize vize serbestliği karşılığında, milli bütünlüğümüze kasteden Marksist- Stalinist silahlı terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadele için “Terörle mücadele yasanızı kaldırın” diye direten sözüm ona insan hakları savunucularının gözü önünde!
Ezilen, öldürülen, vatanından sürülen eğer Müslümansa, görmez gözleri kör, kulakları sağır olur birden, Batının!
1944 yılında kundaktaki bir bebek olarak o sürgünü yaşamış, Sayın Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU’nun sesini duymadılar duymuyorlar!
Ama Kandil’in fısıltısını duyup yaptıkları dayatmalarda, utanmayacak kadar yüzsüzleşebiliyorlar!
Ama vicdan var, insanı insan yapan vicdan! Dini, dili, ırkı ne olursa olsun insanlığın vicdanı   duymazdan gelemiyor!
Bir zamanlar bizim ülkemizde de hayli popüler olan, ama bir türlü o alanı değerlendiremediğimiz Eurovision şarkı yarışmasında Ukrayna adına yarışan ses, dünyaya haykırdı:
“Vatanıma doyamadım!”
1944 yılında Moskof tarafından vatanından koparılan, şimdilerde tekrardan Moskof tarafından vatanı işgal edilmiş, Kırım Tatarları'nın kızı Jamala (Susana Camaladinova ) haykırdı.
Jamala kardeşimi, 2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti döneminde davet etmiştim. Orada tanıdım ve sevdim .
Belki de Batı, şimdilerde rekabet içerisinde oldukları Moskof’a inat olsun diye duydu bu sesi!
Ama bizim kızımız haykırdı:
“Kalbiniz nerede?
İnsanlık ayağa kalk!
Tanrı olduğunuzu sanıyorsunuz!
Ama herkes bir gün ölür.
...
Gençliğime doyamadım
Ben bu yerde yaşayamadım!
Vatanıma doyamadım!”
Ne güzel dedin, bizim kız “Tanrı olduğunuzu sanıyorsunuz “!
Tam zamanında dedin bizim kız, yüreğine, sesine kurban olayım !
Ey zalimler, “Tanrı olduğunuzu sanıyorsunuz”!
Ey mazlumlar, Allah var!