Ahmet Yenilmez

Bitlislidir, Zaro Ağa!

Hani, şehitlerle tapulayıp mabetlerle mühürleyip vatan yaptığımız topraklara ilk adımı atan Sultan Alparslan'ın otağını kurduğu, Anadolu coğrafyasının tapu senedini bağrında yatıran Ahlat ilçesinin, bağlı olduğu Bitlis!

Mutki ilçesinde doğmuş Zaro Ağa, bir rivayete göre de 1774’te Bitlis’in Mutki ilçesi Meydan Köyü’nde  dünyaya gelmiş.

Nerden çıktı şimdi Zaro Ağa diyenleriniz olabilir! Öncelikle belirteyim ki, Zaro Ağa dünyanın gelmiş geçmiş en uzun ömürlü insanlarından biri! Bir rivayete göre 157, başka bir rivayete göre de 162 yıl yaşamış!

Birinci Abdülhamit, Üçüncü Selim, Dördüncü Mustafa, Abdülmecit, Beşinci Murat, İkinci Abdülhamit, Mehmet Reşat, Vahdettin, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve İsmet İnönü dönemlerini yaşamış birinden bahsediyorum!

Gençliğinin ilk yıllarında İstanbul'a, bir başka ifadeyle yaşadığı devletin başkentine ilk adımını atar.  Ortaköy Camii, Nusretiye Camii, Selimiye Kışlası, Dolmabahçe Sarayı inşaatlarında çalışır.  Bir meslek sahibiolmakla kalmamış, ekmeğini helal yollardan kazanırken, tarihe damga vuran eserlerin yapımında da bulunmuş.

Kabakçı Mustafa isyanını da görmüş ama isyanın içerisinde yer almamış, Yeniçeri Ocağının kaldırılmasına şahit olmuş, Birinci ve İkinci Meşrutiyeti bizzat yaşamıştı!

Düşman vatan toprağına musallat olduğunda da dağlara çıkmamış, ya da vatanına, milletine zeval getirecek hiç bir hesabın içerisinde de olmamış, vakti zamanı geldiğinde,  "Vatanın ha ekmeğini yemişim ha uğrunda kurşun" diyerek cepheden cepheye koşmuş!

Kırım, Rus harbi, Plevne, Kafkas, Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı…

 Milli Mücadelede çarpışmış, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna emek vermiş!

29 Haziran 1925'te Şeyh Sait'in idamına şahitlik yapmış!

Yirmi kere belki de daha fazla evlenmiş, kendi ifadesine göre, hiç bir eşine de adaletsiz olmamış, ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştığında kadınlara çok hak verilmesinden dert yanmış, kaç torunu olduğu sorulduğunda da bilemeden göçmüş bu dünyadan!

Gerçek olan şu ki, bir buçuk asrı aşan bir ömür yaşamış Zaro Ağa!

Buraya kadar yazdıklarım, o zamanın insanlarının hemen hemen çoğunun yaşadığı, zaman zaman da dedelerimizden, kendi ailemizden dinlediğimiz hikayelerden birisi gibi gelebilir çoğumuza!

Zaro Ağa'nın hayatında bir dönem var ki ibretlik hayatına bir başka anlam katmakta!

150 yaşını geçtiğinde yabancıların da dikkatini çekmiş Zaro Ağa!

Ne yaşadığı kahramanlıklar ne de ibretlik hayatı değildir ecnebilerin dikkatini çeken, iştahını kabartan!

Zaro Ağanın 150 yılı geçen yaşıdır, iştahı kabartan, zira onlar için hiç bir insanın hikayesinin değeri yoktur!

Özellikle de binlerce Kızılderiliyi katledip, vatanlarını ellerinden alıp, geride kalan bir kaç Kızılderiliyi de zafer partilerinde kafeslerin içinde malzeme yapan ABD için!

İki Yahudi tüccar gelmiş Zaro Ağa'yı alıp ABD'ye götürmüşler. Özel bir elbise giydirip, sirklerde

"Dünyanın en uzun yaşayan insanı"  spotu ile başlamışlar reklama!

Resim çektirmek on dolar!

Öpmek yirmi dolar!

İki Yahudi tüccarın servetine servet katmış Zaro Ağa!

Katmış katmasına da beş parasız yollamışlar Türkiye'ye!

Ve nihayet bundan 83 yıl önce bugün, 29 Haziran 1939 tarihinde İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’nde ebediyete göçmüş Zaro Ağa, kimine göre 157 kimine göre ise 162 yaşında!

Uzun yaşamının sırrı sorulduğunda,"Bir tas yoğurt, ekmek" demiş!

Bugünkü yazımın konusu olarak  Zaro Ağa’yı seçmemin sebebi, dün Güneş Gazetesinde Amerika'nın öpücüğüne kanan Salih Müslim haininin ABD'ye, "Bizi Türk bombalarından kurtarın" şeklindeki alçakça yalvarma haberi oldu!

Acaba Zaro Ağa bugün yaşasaydı Salih Müslim'e ne derdi?

Bu kadar uzun yaşamasının sırrına da, "bir tas yoğurt, ekmek " diyen Zaro Ağa, bugün bizim sofraları görseydi, bize ne derdi acaba?